oyun aynı oyun, hatta aynı sahne tekrar ediyor sürekli, oyuncular değişiyor sık sık... ama bir mal var ki o tiyatro salonunda, herkes daha ilk replikte sıkılıp giderken o oturuyo, ağzı açık ayran budalası gibi izliyo, kim bilir kaçıncıya gördüğü şeyleri.
e insanlar da o açılmış ağzı görünce dayanamıyolar, salıncak kurup sıçıyolar içine...
o izleyici hakkediyo ama. çok pis hakkediyo hem de.
insan biraz olsun akıllanmaz mı? sıkılmaz mı aynı şeylerden ya?
yok mal olunca sıkılmıyosun.
o kadar çok şey patladı ki götümde. şey denmez hatta atom bombası bildiğin.
bedenen bi yan etkisi olması. ama ruhum hiroşimadaki mutasyona uğramış çocuklara döndü en sonunda.
sonra vay efendim bu kız niye böyle, vay efendim bu kız niye bu kadar içiyo, vay efendim niye doğru düzgün bi uyku düzeni yok? paşa gönlüm öyle istediğinden amına koym?!?!
ben ister miydim böyle olsun? ben ister miydim insanlar bana sosyal sorumluluk bilinciyle yaklaşıp beni düzeltmeye çalışsınlar?
bombalar her tarafımda patlarken nerdeydiniz sevgili piçler?
neyse geçti onlar artık. artık hastalıklı ve çarpık bi kişiliğim ve bu halimden mutluyum. beni değiştirmeye çalışanların siktirip gitmesini talep eiyorum nitekim benden daha daşşaklı daha cesur bi insan tanımıyorum, ben beceremediysem kendimi düzeltmeyi, kimse düzeltemez.
bu arada beyaz atlı prens hayalimden vazcaydım. beyaz prensli at istiyorum onun piyasası daha iyi gibi.